9 Nisan 2012 Pazartesi



Yıllardır aklımın bir ucunda olan blog açma isteği, günlerin ayları kovaladığı zamanlarda fikrime kanca ile takılan bir fikir balonunda "iyi de bunun adı ne olacak" düşüncesi ile hep unutuldu, ertelendi gitti. Evet bu yazımı okuduğunuza göre artık bir bloğum var. Bu defa isimini düşünmeden açtım bloğu... İsim ise benim cancağzımın muazzam şiirlerinden bir tanesinin en aklımda kalan cümlesi oldu.


Bilemezdim ki bu ismi yazdığım bloğun ilk yazısı gerçekten pamuk şekerden bir tebessümle yazacağımı. Sabah aldığım ilk haberin burukluğu içinde bir yazı.. Evet bugün dünya tatlısı birini kaybetti Türkiye 'Meral Okay'... Arkasından söylenen binlerce iyi- kötü cümlelerin içinde değişmeyen tek son ölüm ve unutulmayacak şarkı sözleri, senaryolar ve görüntüler... Benim için Okay'dan kalma en unutulmaz şey ise 'ikinci bahar'. Nasıl unutulsun ki Ali Haydar ile Hanım'ın aşkı.. Daha ilkokul yıllarında olmama rağmen bir çok kişi gibi benim de zihnime kazınan harika bir diziydi. İstanbul merakım başlamıştı o zamanlar, diziden görüldüğümüz köşe bucakta olsa bir İstanbul 'Samatya', oradaki sıcak insanlar, dobra kadın karakter Kasap Melahat...


Okay'ın enterasan isteğini yıllar önce okumuştum röportajında. Öyle olur ya ölüm her birimiz için hiç gelmeyecek gibidir ve ölüme dair şeyler öylesine okunur ve geçilir. Aşırı unutkanlığıma rağmen bunu nasıl hatırlayabiliyorum bilmiyorum ama daha önce yakılmak istiyorum diyen bir ünlü olmadığı içindir herhalde... Ölüm haberini duyunca da "Yakılmak isteyen Meral Okay değil miydi? " diye kendi kendime sordum. Ve aklıma geleni artık duymuş bulunuyorum. Vasiyeti gerçekleştirilemiyor. Yasal yollardan ailesi hakkını arayana kadar ölü beden ne kadar dayanabilir ki? Türkiye'de insani özgürlüklerin kısıtlandığı şu zamanlarda bu dava aylarca sürecektir. Bu kişi sade bir vatandaş olsa bu hakka yine sahip olamıyor. Asıl sorun bu nokta zaten. Özgür olmadığın bir kafes gibi sağa sola çarpa çarpa bıkıyor insan...Vasiyet bir insanın son istekleridir ve bence ruhun özgürleşmesi için gerçekleştirilmesi gerekir. Artık gömüldükten sonra mezarı tekrar açılırda bu isteği gerçekleşir mi bilinmez ama(Ki bir mezarın açılmak üzere örtülüyor olması da hoş değil) vardığımız bu son noktada işine aşık, aşıkına sadık, benim adıma güzel hatırlanacak güçlü bir kadındı. Ha bir de Muhteşem Yüzyıl dizisi yüzünden saçma sapan konuşanlara bir şey demek bile onları ciddiye almaktır. Ama Okay, bu sözleriyle onları bile affediyor bence:






"İçindeki çocuğa sarıl


Sana insanı anlatır...






masum değiliz hiçbirimiz ..."






Nur içinde yatsın.