22 Mart 2013 Cuma

Üniversite okuyan herkesin en boktan ve en güzel zamanlarıdır mezuniyet…



Hayatımın en ızdıraplı aylarını yaşıyor olmanın öfkesiyle yazıyorum. En popüler soru “ee ne yapmayı planlıyorsun?”
sizce üniversite mezunu bir insan ne yapmalıdır. Okuduğu bölüm ile ilgili bir uğraşı olmalı.. yani bunun normali bu.. Ama benimki gibi içi kokan, tekelleşmiş, okuyana iş vermeyen, alayının alaylı çalışan tercih ettiği, yıllarca stajyer adı altında köle olarak çalıştırılan, okurken bile “yalancı olacak” diye itham edildiğiniz bir bölümden mezunsanız planlarınız olsa bile hiçbirini gerçekleştiremeden çoluk çocuğa karışmış bulabilirsiniz kendinizi… İşte ben bir üniversitenin en hareketli, en cıvıl cıvıl fakültesinde okudum ve mezun oluyorum. Hayattan sizce bunu mu istemiştim. Cevabı koca bir hayır!
Birçok üniversite mezunu gibi ben de hayallerini yarım olarak gerçekleştirebilen, karambole bölüm okuyan gençlerden sadece bir tanesiyim. İstediğim, hayal ettiğim her şey teğet geçti benim. Hepsi bir ucundan tuttu gibi ama tutmadı gibide böyle aynı bokun laciverti modunda bir hayat..
Harika arkadaşlarla, güzel anılarla dolu dolu geçirdiğim üniversite hayatımdan, en kaygısız şekilde mezun olmaya çalışırken bu sorular yüzünden acaba ben de bir sorun mu var_? Planlarımın olmaması kötü bir şey mi diye düşünürken kendimi koskoca bir varilin içine atılmış gibi hisseder halde bu satırları yazıyorum.
Okuduğum şehre, bölüme ait olmadığımı düşünerek geçirdiğim koskoca 4 yıla dönüp baktığımda, kendimi mutlu etmeye çalışırken ne kadar çok şey öğrendiğimi fark ediyorum. Sonra diyorum ki tekrar,  bunları öğrendin ama bunu hayatının geri kalanında yaşam pratiğinde taşımayı ne kadar istiyorsun? aslında bunların hepsini sırf vakit geçsin diye öğrendiğimin farkına varıp daha umutsuz oluyorum. Böyle olunca elinde kocaman bir hiç kalıyor çünkü..
 Hep keşke dememek için uğraşsam da, bu kelimeden nefret etsem de bir sürü keşke ile doluyum, taşıyorum…  Her şey için çok mu geç? Eğer sorumlulukların varsa maalesef bu sorunun cevabı evet oluyor.  İşte size hiçbir planı olmayan bir üniversite mezunu, işsiz kalma korkusunu taşıyanları, sınav telaşı içinde olanları saymıyorum bile.
 Yds, ales, kpss… Yıllarca eğitimcilerden, memur hayatında hoşlanmayan insanı bile, yani beni bile bu sınavlara girmeye iten bir hayat.. Her ne kadar uzak dursa da büyük konuşmamak gerekiyormuş diyerek bunu yaşayan yüzlerce öğrenci vardır ve her öğrenci bir gün mezun olmanın kalpte bıraktığı acıyı, akıldaki kafa karışıklığını, umutsuzluğu yaşayacaktır.