Zakkum: “Mutlu şarkı yapmayı sevmiyoruz”
Zakkum grubu “Ah Çikolata” şarkısıyla rock müzik dünyasına giriş yaptığında vokal Yusuf Demirkol’u ve grubun diğer üyeleri Cem Şenyücel, Eren Parlakgümüş, Emre Yılmaztürk’ü akan çikolatalar, otrişler içinde, rimelli kirpiklerle hatırlamayan yoktur. Çikolata ve otriş her ne kadar eğlenceyi, mutluluğu çağrıştırsa da Zakkum bu kadar hareketli melodilerin içinde umutsuzluk barındıran şarkılar yapan bir grup oldu. İlk albümde insanda garip bir tat bırakan ve adından bolca söz ettiren Zakkum, hayranlarını çok bekletmeden ikinci albümleri ‘13’ü piyasaya sürdü. ‘Yüzük’ adlı çıkış parçalarından sonra ‘Anason’ adlı parçalarına klip çekildi. “Her geçen yıl masadan eksiliyor dostlar” dedi ve dinleyenlerin içine bir kor ateş attı, geçti. İki albüm arasındaki bu sürede Zakkum’da değişmeyen tek nokta şarkı sözlerinin insanın içine dokunan yanı oldu. Biz de Zakkum’la grubu daha da çok dinleyiciye ulaştıran belki de Zakkum’u Zakkum yapan albümleri olan ‘13’ hakkında konuştuk.
Yeni albümünüzün adı ‘13’ sayının uğursuz olduğunu
düşünmediğiniz ortada. Peki sizin için 13 ne ifade ediyor?
Cem: 13’ün uğursuz olduğuna dair bir batıl inanç var,
fakat biz de uğurlu olduğuna inanıyoruz. 13 yıl önce kurulduk. İlk defa Aralık
ayının 13’ünde beraber konser verdik. Albüme 13 tane şarkı koyduk.
Dinleyicilerimizden de albümde 13 kez yalnızlık kelimesinin geçtiğini öğrendik.
Bizim için uğurlu olmuş gibi gözüküyor.
Yusuf: Bir müzisyenin sesini duyurmak için yaptığı tek
şey şarkıdır. Şarkıyı dinleyiciye sunarsın amacın şarkını en fazla kişiye
duyurmaktır. Bu popülerleşmenin belirli kitleyi kaybettireceği anlamına
gelmemeli. Bir grubun ya da müzisyenin kemik kitlesi zaten var. Kemik kitle
kendini ihanete uğramış gibi hissetmedikçe zaten takip etmeye devam eder. Biz
müziğe başladığımız ilk dönemlerden beri ya çok seviliyorduk ya da uzak durulan
oluyorduk. Sevenlerde ciddi anlamda çok seviyordu, her yerde takip ediyordu.
Cover grubuyken dahi farklı şehirlerden gelip bizim konserimizi izleyen
arkadaşlar hatırlıyorum.
Cem: Bir takım tutarcasına konserlerimize gelen
hayranlarımız vardı.
“CEM’İN ÇOK İYİ BİR SÖZ YAZARI OLDUĞU FİKRİNDEYİM”
İkinci albümünüzdeki ‘Yüzük’ ve ‘Anason’ adlı
parçalarınız bir anda patladı. Sizce bu iki şarkı neden bu kadar öne çıktı. İlk
albümle karşılaştırıldığında göze çarpan bir tarz değişikliği var bu etkili
olmuş olabilir mi?
Cem: Evet ilk albüm sound olarak ikinci albümümüze göre
daha sertti. İkinci albümde mümkün olduğu kadar farklı enstrümanlara yer
vermeye çalıştık. İster istemez tarz da bir değişiklik oldu. Bu şarkıların
tutulmasına gelince neden kaynaklandığını bilmiyorum. Gençler tarafından
şarkılar çok seviliyor bunun da neden kaynaklandığını bilmiyorum. Çünkü,
‘Anason’ yaşlı bir insandan bahsediyor fakat; genç bir insan bunda kendini
buluyor. ‘Yüzük’ ise evli birini anlatıyor.
Yusuf: Bence iki şarkının da çok özel hikayeleri, güzel
sözleri var. En büyük etken bu oldu diye düşünüyorum. Müzikal olarak da Türk
enstrümanları kullanmak, biraz daha melodik şarkılar yapmak, kulağa daha hoş
duyurmak yetiyor. Bir müzisyen daha ne yapabilir ki. Ben Zakkum’un her iki
albümünün de çok güzel sözleri olduğunu düşünüyorum. Direk böyle söylemem belki
çok megalomanca karşılanabilir ama, ben Cem’in çok iyi bir söz yazarı olduğu
fikrindeyim. Şarkıların hikayelerini net, yalın, abartısız,samimi bir şekilde
anlatıyor. İnsanların çoğu bizi ‘Anason’ şarkısı yapan grup olarak biliyor ama,
‘Hipokontriyak’, ‘Ağlat Beni’, ‘Zehr-i Zakkum’ gibi bir sürü şarkımız var.
Türkiye’de en çok bilinen rock grupları bile coverlarıyla
patladı. Eskiden cover grubu olmanıza rağmen ilk albümünüzde cover yoktu.
İkinci albümde ise Zeki Müren’in ‘Ah Bu Şarkıların Gözü Kör Olsun’ adlı
parçasını yorumladınız. Parçaya karar verme aşamasından biraz bahseder misiniz?
Yusuf: Cover asla sırtımızı dayadığımız bir şey değil.
Güzel bir cover olduğunu düşünüyoruz. İlerleyen zamanlarda bir klip çekmeyi de
planlıyoruz. Biz çok uzun zamandır sahne aldığımız için sahnede doğaçlama
şeyler olabiliyor. Ben mesela Türk Sanat Müziği'ni çok seven birisiyim. Dönem
dönem konserimizde Türk Sanat Müziği söylüyorum. Tesadüf olarak bir gün
evdeyken “Ah Bu Şarkıların Gözü Kör Olsun'u zaten sahnede çalıyoruz. Bir de
masaya yatıralım bakalım ne çıkaracağız” dedik. Sonra şarkı çok güzel bir hale
geldi. Şarkıyı yapımcı firmamıza ulaştırdık. Onlarda telif haklarıyla ilgili
bir sorun olmadığını söylediler. Biz de parçayı böylece albüme koymuş olduk.
“ŞARKI DÜET YAPACAĞINIZ KİŞİYİ ÇAĞIRIYOR”
İki albümde de beğeni toplayan bir konu daha var ki o da
düetler. Zakkumla bu isimler nasıl buluştu?
Yusuf: Şöyle ki Cem Adrian bizim Ankara’daki en yakın
dostlarımızdan birisi. Sürekli görüştüğümüz bir arkadaşımız. ‘Biraz Uyu’ 2008
yılında oluşan bir parçamızdı. Cem ile evde şarkıyı dinlerken Cem çok sevdi ve
şarkıyı beraber söylemeye karar verdik. Albüme böyle koyduk. Ben sonra bizim
Cem’e şarkının sonuna şiir eklemesini rica ettim. O da çok güzel bir şiir
yazdı. Bu şiir kısmında birazcıkta nakarat kısımlarında Cem Adrian’ı konuk
ettik. O puslu sesiyle şarkıya bir anda daha da karamsar bir hava kattı. Güzel
bir şarkı oldu. Hayko Cepkin’e gelince de o da çok sevdiğimiz bir müzisyen
arkadaşımız. Şarkı birazda aslında düet yapacağınız kişiyi çağırıyor. ‘Koma’
hırçın bir şarkıydı. O hırçınlığa da Hayko Cepkin gibi hırçın birinin tutunması
gerekiyordu ve şarkıya Hayko’yu davet ettik. Bizi çok mutlu etti. Dinleyenleri
de mutlu ettiğini düşünüyoruz.
Kliplerinizin sanatsal ve konulu olması dikkat çekiyor.
Kimlerle çalışıyorsunuz. Grup üyelerinin bu aşamalara bir katkısı oluyor mu?
Yusuf: Biz kliplerimizi özellikle son dönemde Ankara’da
çekiyoruz. Ankara’da da çok yetenekli yönetmen adayı arkadaşlar var. En azından
bu arkadaşların birilerine çalışmalarını anlatabilmesi için avantaj sağlıyoruz.
Bu yönetmenlerle bir çalışma haline girdiğimizden beri çok güzel işler ortaya
koyduk. İşi sadece o kişiye bırakmaktan ziyade hep birlikte toplantılar
yapıyoruz. Fikirlerimizi ortaya koyup görüntülerle de bunu destekleyince gayet
güzel işler ortaya koyduğumuzu düşünüyoruz.
“ÜÇÜNCÜ ALBÜMÜMÜZ ÇOK DAHA KARAMSAR OLABİLİR”
Şarkıların genelinde bir karamsarlık ve hüzün var. Şarkı
sözlerinin de hepsi Cem Şenyücel’e ait Ankara için hep boğucu, sisli derler.
Duygularınızın sözlerinize böyle aktarılmasında Ankara’nın bir etkisi var mı?
Cem: İllaki vardır. Ben Ankara’da doğdum büyüdüm. Ankara,
İzmir gibi bir şehir değil. Açık, insanın içini açan, ferah… Ama insanın içini
o kadar kapatan bir şehir gibi de gelmiyor bana. Orada kötü, sıkıcı bir
hayatımız yok.
Yusuf: Bizim albüm dönemlerinde hissettiğimiz şey şu
oldu. Biz mutlu şarkı yapmayı çok sevmiyoruz. “Oo eller havaya” türü şarkılar
yapmayı çok sevmediğimizi fark ettik. Söz ve hikaye olarak… Ahtapotlar’ında
hikayesi hareketli görünse de aslında bir intihar şarkısı, çok hüzünlü bir
hikayesi var. Sonradan dikkat çeken bir motif örgüsü var, ama bakıldığında
anlattığı hikaye çok hüzünlü. Cem’in de söz olarak hüzünlü hikayeleri çok güzel
söze döktüğünün, yansıttığının kendisi de biz de farkına vardık. Böyle olunca
şarkılarda otomatik olarak hüzünlü, karamsar bir hale bürünüyor. Bence üçüncü
albümüz çok daha karamsar bir albüm olabilir. Hatta 10 tane ya da 12 şarkı
olacaksa birçoğu çok mutlu şeyler anlatmayacaktır.
Zakkum tarz olarak ilk zamanlardan beri farklılığını
ortaya koyan bir grup oldu. Bunun kaynağı grup mu, yoksa bir imaj maker mı?
Yusuf: Yani zaman zaman kendi fikrini söyleyen insanlar
oluyor, ama sonuçta biz her zaman kendi bildiğini okuyan bir grubuz. Hiçbir
zaman imaj makerımız olmadı. Çok fazla müziğimizde de imajımızda da,
söylemlerimizde de o kaygıları gütmüyoruz. Grup elemanları dışında üçüncü
kişilerin fikirlerini çok da fazla önemsemiyoruz. En azından benim
gözlemlediğim o.
Röportaj tarihi: 2011
Röportaj tarihi: 2011
ne olursa olsun zakkum başkadır...
YanıtlaSilne olursa olsun zakkum başka...
YanıtlaSil